26 Ocak 2014 Pazar

Maybe One Day 11. Bölüm

Koşarak aşağı indim. Tom, David'i duvara yaslamış ve eline bıçak almıştı. Bıçak David'in karnına dayalıydı. Kimsenin duymayacağı bir şekilde çığlık attım ve saklandım. David beni görmüştü ama ele vermemişti. Kapının arkasından kafamı uzatıp birdaha baktım,  David bana elleriyle git buradan işareti yaptı ama onu burada bırakamazdım, o benim hayatımı defalarca kere kurtaran ve aşık olduğum çocuk. ONDAN VAZGEÇEMEM... Sessiz adımlarla salona yürüdüm ve en sert şeyi aradım. Bulduğum şey bir vazo ve süpürge oldu biraz düşündükten sonra süpürgeyi yanıma aldım ve sessiz adımlarla mutfağa koştum. Sopayı aldım ve Tom'un kafasına sanki bir beyzbol topuymuş gibi vurdum,yere yığıldı. Ağlayarak David'in yanına koştum ve boynuna sarıldım. David beni kucağına aldı ve koşarak kapıdan dışarı çıktı , taksi çağırdı. Taksici bize ' nereye ' diye sordu. David biraz düşündükten sonra Havalimanı dedi. Ona boş - ama meraktan ölen gözlerle -baktım. Yüzümü ellerinin içine aldı ve dudağını dudağıma sürttü ' Buradan gidiyoruz prenses '.  Ne gidiyormuyduk, ailemi , arkadaşlarımı , okulumu bırakıp gidecekmiydim, bu kadar kolaymıydı ? . 'Lanet olsun David ne halt yiyiyorsun sen ben hiç bir yere gitmiyorum !!' David bana bakıp pişmiş kelle gibi sırıttı ' zorundayız prenses ' . Ama peki ya hayatım , ailem , arkadaşlarım , okulum , evim , arabam onlara ne olucak ?' Merak etme prensen ben varım yetmezmi ?'. 'Yetmez' diyerek avazım çıktığı kadar bağırdım, ya senin arkadaşların, ailen , okulun, onlar ne olacak nasıl herşeyden bu kadar çabuk vazgeçebiliyorsun ?!'... Çünkü sen varsın !.
Gözlerinden beni gerçekten ne kadar umursadığı belli oluyordu ama bana okadar kızgındıki kalbimi kıracak o kelimeleri söyledi ; ' O kalan '' 8 AYLIK'' ömrünü benimle geçir istiyorum Chelsa, benim ol istiyorum, herşeyinle... Tamamen aklımdan çıkmıştı ben 8 ay sonra ölecek olan bir kızdım , hayattan umudu kalmamış bir kız. Ağlıyordum hemde hiç ağlamadığım kadar, gözümden o kadar çok yaş dökülüyorduki önümü bile göremiyordum derken taksici havalimanına varmıştı. David teşekkür etti ve beni kolumdan tuttup dışarı çekti. Gözlerime baktı ve ' SENİ SEVİYORUM ' dedi. O an toparlanmıştım 8 ay ömrümün kalması tüm gün oturup ağlayacağım anlamına gelmezdi . Parmaklarımın üstünden kalkıp David'in kulağına yetiştim ve ' hadi gidelim buradan' dedim. Beni kucakladı ve gerçek bir öpücük verdi. İçeri girdiğimizde ekrandaki ülkelere bakıyorduk ve gülerek ' nereye ' dedi. Güldüm ve ' sen seç ' dedim. Bence 'BREZİLYA' dedi. Güldüm bencede brezilya dedim. Dudağıma bir buse kondurdu ve ' eee o zaman ne bekliyoruz' dedi....